8 Haziran Marmara Denizi Günü Bu Yıl Biyoçeşitlilik Temasıyla Kutlanıyor
Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından çok paydaşlı yöntemle hazırlanan Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı içerisinde Marmara Denizi’nin korunmasında toplumsal farkındalığın önemi vurgulanmaktadır. Bu nedenle plan kapsamında her yıl 8 Haziran gününde Marmara Denizi'ne özgü toplumsal farkındalığı odağına alan etkinliklerin düzenlenmesi kararı alınmıştır. Bu bağlamda Marmara Belediyeler Birliği koordinasyonunda Marmara Denizi'ne kıyısı olan tüm belediyelerin katılımıyla #MarmaraHepimizin mesajının verileceği eş zamanlı kıyı temizliği çalışmaları başta olmak üzere bir dizi etkinlik planlanmaktadır.
Türkiye Çevre Haftası kapsamında Marmara Denizi Günü olarak kutlanan 8 Haziran aynı zamanda Dünya Okyanus Günüdür.
Kimler Etkinlik Düzenleyebilir?
Marmara Denizi Günü etkinliklerinde Marmara Denizi’ne kıyısı olan belediyelerin yanı sıra STK'lar, odalar, üniversiteler ve öğrenci kulüpleri, özel sektör ve çocuklar başta olmak üzere tüm vatandaşlar aktif katılım sağlayabilir, Marmara Denizi’ne yönelik toplumsal farkındalığın artırılmasına katkı sağlayacak etkinlikler düzenleyebilir.
8 Haziran Marmara Denizi Günü'nde gerçekleştirilecek tüm etkinlikler marmara.gov.tr adresinde dijital etkinlik haritasında yer alacak. Haritada yer almak için etkinlik başvuruları bu form üzerinden yapılabilir.
2022’de Marmara Denizi Günü Nasıl Kutlandı?
İlk kez 2022 yılında kutlanan 8 Haziran Marmara Denizi Günü’nde, Marmara Belediyeler Birliği koordinasyonunda İstanbul, Kocaeli, Bursa, Yalova, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ gibi Marmara Denizi’ne kıyısı olan illerin yanında denize kıyısı olmayan illerde belediye, STK ve kent konseyleriyle birlikte eş zamanlı olarak 62 farkındalık etkinliği düzenlenmişti.
Bu Yılın Teması Biyoçeşitlilik
Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, biyoçeşitliliği veya biyolojik çeşitliliği şu şekilde tanımlar: “Diğer şeylerin yanı sıra karasal, denizel ve diğer su ekosistemleri ve bunların parçası oldukları ekolojik kompleksler dahil olmak üzere tüm kaynaklardan gelen canlı organizmalar arasındaki değişkenlik: buna türler içindeki, türler arasındaki ve ekosistemlerin çeşitliliği dahildir.”
Biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin insanlığın refahı için gerekli olan yaşam desteğini sürdürebilme yeteneğinin ve sağlıklı çevrenin bir göstergesidir. İklim değişikliği, kirlenme ve kaynakların aşırı ve sürdürülebilir olmayan kullanımı, geçen yüzyılda biyolojik çeşitliliği çok ciddi bir biçimde tahrip etmiş ve bu durum insan yaşamını tehdit eder duruma gelmiştir. Türlerin yok olma oranı hiç olmadığı kadar yüksek olduğu için, birçok biyolog kitlesel bir yok oluşun ortasında olduğumuza inanıyor. Her yıl 17 bin ila 100 bin türün yok olduğu düşünülüyor. Yapılan araştırmalara göre her sekiz bitki türünden biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu türlerin yok olmalarının çoğundan insan eylemi sorumludur, özellikle insan kullanımı için daha fazla arazinin geliştirilmesi ve zararlı balıkçılık uygulamaları nedeniyle habitat hasarı.
Deniz Biyoçeşitliliği
Sağlıklı bir gezegeni ve sosyal refahı desteklemede deniz biyoçeşitliliği temel rol oynar. Balıkçılık ve su ürünleri sektörleri, özellikle düşük gelirli aileler olmak üzere yüz milyonlarca insan için bir gelir kaynağı olup gıda güvencelerine doğrudan ve dolaylı olarak katkıda bulunmaktadır. Deniz ekosistemleri, dünyadaki kıyı toplulukları için sayısız hizmet sağlar.
İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile dinamik bir yapıya sahip bir iç deniz olan Marmara Denizi, yüzeyde Karadeniz ve dipte Akdeniz suyu özelliklerine sahip, Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN)’nin Kırmızı Listesinde yer alan 23 türün yaşam alanı da olması nedeniyle biyoçeşitlilik ve balıkçılık alanında Türkiye’de korunması gereken en mühim alanlar arasında yer almaktadır. Marmara Denizi, sadece Marmara Bölgesi için değil, Karadeniz ve Akdeniz Havzası balıkçılığı açısından da hayati bir öneme sahiptir.
Kirlilik yanında Marmara’da aşırı avcılık, biyolojik çeşitliliğin azalması, habitat kaybı, yerel olmayan türlerin çoğalması (ki bunların bazıları istilacı olabilir) çözüm gerektiren sorunlardır.
Marmara Denizi uzun yıllar boyunca kara ve deniz kaynaklı atıklarla kirletilmiştir. Aşırı avcılık ve kirliliğe bağlı olarak biyoçeşitlilik azalmış, yerel olmayan türler çoğalmış ve habitat kayıpları olmuştur.
Marmara Denizi’ndeki su ürünleri sürdürülebilirlik açısından çeşitli baskılara maruz kalmaktadır. Bunların en başında mevcut kirlilik gelmekteyken, aşırı avcılık, dip tarama malzemelerinin deniz içerisinde bertarafı, kıyı dolgu alanlarının ekosisteme verdiği zarar ve Marmara Denizi’nin sahip olduğu meteorolojik koşullar önemli baskılar olarak tespit edilmektedir.