"Bir Deniz, Bir Miras: Marmara’nın İzinde" Podcast Serisinin İkinci Bölümü Yayınlandı
Podcast'i dinlemek için tıklayınız
A. Cihat Kahraman: Merhabalar, sesimizin ulaştığı herkese çok selamlar… Marmara Belediyeler Birliği olarak Marmara Denizi'ni odağına alan ve alanında uzman isimleri konuk ettiğimiz Bir Deniz Bir Miras podcast serisinin ikinci bölümüne hoş geldiniz. Ben Ahmet Cihat Kahraman, Marmara Belediyeler Birliğinde çevre yönetimi koordinatörü olarak görev yapıyorum. Akademik ve profesyonel olarak çevre yönetimi, sürdürülebilirlik ve iklim politikaları üzerine çalışıyorum. Bu podcast serisinde birbirinden değerli konuklarımız değerlendirmelerini aktarırken kendilerine ben eşlik etmeye çalışacağım. Bu podcast serisinin doğrudan toplumsal farkındalığa hizmet etmesinin yanı sıra burada paylaşılan bilgi ve tecrübelerden araştırmacıların ve tüm Marmara Denizi ilgililerinin de faydalanmasını umuyoruz. Bu yayınımızın konuğu muhtemelen sadece Marmara Denizi değil, Türkiye'de deniz bilimi denince akla gelen en önemli isimlerden birisi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve aynı zamanda ODTÜ İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sayın Barış Salihoğlu bizimle. Sayın Salihoğlu aynı zamanda Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu’nun ve Bilim ve Teknik Kurulu’nun da üyesi. Hocam davetimizi kabul ettiğiniz için öncelikle çok teşekkür ederiz. Hoş geldiniz.
Barış Salihoğlu: Hoş bulduk Cihat Bey. Ben bu nazik davetiniz için teşekkür ederim.
A. Cihat Kahraman: Hocam sizi uzun yıllardır deniz bilimleri bağlamında Marmara Denizi üzerine bizzat çalışmalarınızdan biliyoruz. Öncelikle Marmara Denizi ile ilgili olarak bir değerlendirmenizi duymak isteriz. Akabinde de farklı disiplinlerden, araştırmacılardan oluşan bir ekibe liderlik ettiğiniz çok önemli bir proje olan MARMOD Projesi'ni dinleyicilerimize biraz anlatmanızı bekliyoruz. Projenin Marmara Denizi ekosistemine olan uzun vadeli katkıları neler olacak? Yani nedir ve ne amaçla başlatıldı MARMOD? Çıktığı nokta ile bugün gelinen nokta arasında hedeflere ulaşma konusundaki durum tam olarak nedir?
Barış Salihoğlu: Evet, MARMOD projesinin çıkış amacı biraz önce sorduğunuz Marmara'nın durumuyla doğrudan ilintili. MARMOD’un ana çıkış amacı Marmara'daki oksijensiz duruma çözüm üretmek. Marmara bu duruma tabii çok kısa bir sürede gelmedi. 1980'lerden yani son 60 yıllık bir süreç içinde bu noktaya gelindi. 1980'lerde Marmara oksijenli bir denizken artık belli bir derinliğin altında, yaklaşık 30 metrenin altında oksijen seviyeleri oldukça düşmüş durumda. Bu oksijen seviyelerinin bu noktada olmasının ana sebebi Marmara'ya olan kirlilik girdisi. Tabii Marmara birçok baskıyla mücadele eden bir deniz. Bunların içinde tabii iklim değişikliği en önemli baskılardan biri ama iklim değişikliğinin ötesinde doğrudan insan etkisi olan işte kirlilik, balıkçılık faaliyetleri. Biliyorsunuz son dönemlerde müsilaj… Onu yaşadık, kimyasal kirlilik ve bunların sonucunda oksijensizleşme gibi baskılar altında Marmara Denizi. Tüm bu baskıları nasıl ortadan kaldırırız, nasıl azaltırız ve Marmara'yı nasıl daha oksijenli bir hale getiririz? Marmara'nın biyoçeşitliliğini yani Marmara'nın ekosisteminin sağlığını nasıl arttırırız? MARMOD Projesi bunlara çözüm arıyor. MARMOD Projesi ile biz Marmara Denizi'nin belli bir süre içinde -bu süreyi de yaklaşık 5 yıl olarak düşünebilirsiniz-oksijenle yaşayan canlıların yaşayabileceği bir hale getirmeyi hedefliyoruz. Yani 30 metrenin altında oksijenle solunum yapan canlıların yaşaması bugün oldukça güç. İlk hedefimiz bunu bu canlıların yaşayabileceği bir hale getirmek, biyoçeşitliliği ve ekosistemi daha sağlıklı bir hale getirmek ve bu kirlilik baskısını azaltmak ilk hedeflerimiz arasında. Uzun vadeli -daha da uzun vadeli- amaçları içinde de Marmara Denizi'ni bu 1980'lerdeki oksijenli -biyoçeşitliliğinin oldukça sağlıklı olan- haline getirmek ana hedefimiz.
A. Cihat Kahraman: Marmara Denizi için önemli ve büyük çaplı çok sayıda projenin hayata geçirilmesi gerektiğini anlıyoruz aslında bu sizin söylediklerinizden. Dolayısıyla karar alıcıların bu yatırımları hayata geçirirken bazı modellemelere ihtiyaç duyması da çok normal. Bu noktada MARMOD kapsamındaki 3 boyutlu modelden birazcık söz etmek istiyorum. Bu özellikle dikkatimizi çekti. Bu modelin işlevi ne olacak tam olarak? Bu modelin Marmara Denizi'ne uyarlanması sürecinde bildiğimiz gibi Marmara Denizi'nin karakteristik bir yapısı olduğu için bu uyarlama sürecinde birtakım güçlükler yaşandı mı? Bir de model simülasyon sonuçlarının doğrulanması nasıl oluyor hocam? Karar alıcılar bu modele güvenerek gerçekten gönül rahatlığıyla hareket edebilir mi mesela?
Barış Salihoğlu: Evet, MARMOD projesi tabii bu Marmara'daki oksijen seviyelerinin arttırılması yönünde çözüm önerileri de ortaya koyuyor. Bu çözüm önerilerini ortaya koyabilmemiz için elimizdeki en önemli referans bu bahsettiğiniz model. Bu model Marmara Denizi’ni alıyor, yani doğal ortamdaki süreçleri bilgisayar ortamına taşıyor. Hatta biz modellemenin de ötesine geçip Marmara Denizi'nin dijital ikizini oluşturmayı hedefliyoruz. Nedir bu dijital ikiz? İşte Marmara Denizi'nin fiziksel özellikleri, ekosistem özellikleri, üzerinde demin saydığım baskılar, sosyoekonomik etkenler, tüm bunları dikkate alan bir modelleme ve yapay zekâ sistemi. Şimdi bu modelle mevcut durumu önce ortaya koyuyoruz, mevcut durumu kopyalıyoruz. Daha sonra farklı senaryolarla Marmara Denizi gelecekte nasıl iyileşir bunlara bakıyoruz. Marmara Denizi'nin iyileşmesi için öncelikle karasal girdileri bu modelle nasıl azaltırız? Ne tür azaltımlar ile hedeflediğimiz oksijen seviyelerine ulaşırız? Bunlara bakıyoruz. Çok karmaşık bir yapı Marmara dediğiniz gibi. Böyle derler ya bilim insanlarının uğraştığı böyle büyük sorular vardır. Gerçekten bu büyük sorulardan biri Marmara Denizi. Çünkü iki boğaz ile Marmara Denizi'ne su girdisi ve çıktısı olmakta. Bunlar çok dinamik ve çok karmaşık sistemler. Diğer taraftan demin saydığım gibi Marmara Denizi gerçekten bir laboratuvar gibi; üzerinde o kadar çok farklı baskı var ki yani insan kaynaklı ne kadar baskı varsa bu denizde görüyoruz ve bunların hepsi aynı anda bu denizi etkiliyor. Dolayısıyla bazı etkileri birbirinden ayırmakta da zorlanıyoruz. Yani iklim değişimi bir yandan etkiliyor, diğer taraftan endüstri etkiliyor, diğer taraftan balıkçılık etkiliyor, diğer taraftan kirlilik etkiliyor. Şimdi bunların hangisi ekosistemi nasıl etkiliyor sadece gözlemle anlamak mümkün değil. Bunu anlamak için bu bahsettiğiniz modellerde farklı senaryoları test etmemiz, denememiz gerekiyor. İşte ne yapıyorsunuz “İklim değişikliği altında bu kirlilik sürerse ne olur? Bu kirliliği yarıya indirirsek ne olur? Balıkçılığı azaltırsak ne olur?” gibi deneyleri bu modellerle yapıp daha sonra hem son kullanıcılara hem de yöneticilere çeşitli çözüm önerileri sunabiliyoruz. MARMOD projesi sayesinde Marmara'da ne olduğunu anladık. Çünkü Marmara'yı bütünlükçü olarak ele almanız gerekiyor. Marmara dediğiniz gibi o kadar karmaşık bir deniz ki ve çalışması zor bir deniz ki Marmara'nın sadece belli bölgelerine bakıp Marmara hakkında, Marmara Denizi hakkında bir fikir ortaya koyamazsınız. Marmara'yı bütün kıyılarıyla, derin deniziyle, boğazlarıyla, hatta karasıyla, karadaki faaliyetleriyle beraber ele almanız ve bu şekilde analiz etmeniz gerekiyor. Bu modelleri şu şekilde doğruluyoruz. Geçmişte topladığımız bazı veriler var. O tarihler için bu modelleri çalıştırıyoruz ve o dönemde topladığımız verilerle karşılaştırıyoruz ve ortaya bu modellerin hata payını koyuyoruz. Yani bir son kullanıcıya ya da bir yöneticiye sonuçlarımızı sunarken diyoruz ki Marmara'nın fiziksel dinamikleriyle ilgili bu modelin güvenilirliği örneğin %90 mertebesinde. Ama Marmara'daki ekosistem ile ilgili güvenilirliği %70 mertebesinde. Yani bizim yaptığımız bu analizlerin ortaya koyduğumuz senaryoların %30 yanılma payı var. Bu yanılma paylarıyla biz sonuçlarımızı yöneticilerle ve son kullanıcılarla paylaşıyoruz ki daha sonra belli hata payları olduğu bilinsin buna göre önlemler alınsın.
A. Cihat Kahraman: Peki, hocam Marmara Denizi'nde ekolojik iyileşme sizin ifadenizle, yani ekolojik iyileşme sizin ifadeniz, bazen belli çevrelerce bir ütopya olarak anılıyor. Muhtemelen bu sizin de kulağınıza geliyordur. Gerçekten karamsar olmak için haklı nedenlerimiz var mı? Yoksa doğru adımları atmaya başlayarak ve bu konuda istikrarlı hareket ederek Marmara Denizi'ndeki iyileşmeleri görmek hayal olmaktan çıkar mı? Bu noktada MARMOD'un bulguları kapsamında sizden birazcık projeksiyonlar hakkında bilgi almak isteriz.
Barış Salihoğlu: Evet, zorluklar var. Zorluklar neler? Marmara'ya olan kirlilik girdisi yüksek seviyelerde. Diğer taraftan Karadeniz de çeşitli baskılar altında olan bir deniz. Dolayısıyla Karadeniz'den giren sular da Marmara'yı etkiliyor ve Marmara'ya Karadeniz girdisi destek olmuyor. Marmara'nın ana can damarı Akdeniz suyu. Çanakkale'den giren Akdeniz suyu. Karasal girdiler gerek yayılı kaynaklardan -yani nehirler gibi- gerekse noktasal kaynaklardan -yani şehir deşarjları gibi kaynaklardan- olan girdiler. Şehir deşarjlarındaki kirlilik girdisini azaltmak hemen bugünden yarına olabilecek bir şey değil. Ciddi yatırımlar gerektiriyor. Aynısı yayılı kaynaklar için de gerekli. İyi tarıma geçmemiz gerekiyor. Tarımsal girdiler çok fazla. Tarımsal girdileri azaltmak için ciddi dönüşümler, ciddi politikalar takip edilmesi gerekiyor. Endüstri atıkları keza bu denizi kirletiyor. Bunların da muhakkak arıtmadan geçip temizlenerek Marmara'ya verilmesi gerekiyor. Bütün bunlar bir süreç ve ciddi bir parasal ekonomik karşılığı olan yatırımları gerektiriyor. Dolayısıyla zorluklar var ama umut da var. Biz doğru adımları atarsak, Marmara üzerindeki bu baskıları azaltırsak Marmara dinamik bir deniz olduğu için -yani giren Akdeniz suyuyla ve Marmara'nın da oldukça dinamik bir ekosistemi olduğu için- belli sürelerde Marmara kendini toparlayabilir. Marmara Denizi ekosistemi daha sağlıklı bir hale gelebilir. Sadece kirlilik baskısı değil, aynı zamanda avcılık baskısını da azaltmamız gerekmekte. Hatta mümkünse Marmara'nın çok ciddi bölgelerinin koruma alanı olması lazım. Zaten Marmara bir koruma alanı ilan edildi. Ama avcılık çalışmalarının da biraz daha sınırlandırılması gerekmekte ki Marmara'daki buradaki ekosistem daha sağlıklı, daha dinamik bir hale dönüşsün. Bizim projeksiyonlarımız şunu gösteriyor. Marmara’nın iyileşmesi çok kolay olmayacak. Bu bir süreç. Bunu bilmemiz lazım. Ama örneğin 4-5 yıl içinde Marmara'daki oksijen seviyelerinde gözle görülür bir artış mümkün. Kirlilik seviyelerini Marmara'ya olan girdileri %50 mertebesinde azaltırsak önümüzdeki 3 ila 4 yıl içinde neredeyse sıfır mertebesinde olan oksijenin işte bizim kullandığımız birimler çerçevesinde %10 mertebesine çıkması mümkün. Hedefimiz %80. Yani böyle düşündüğünüz zaman önümüzde önemli bir süreç, uzun bir yol olduğu bir gerçek. Ama tabii tüm Marmara Denizi bu kirliliğe ya da bu iyileşmeye aynı şekilde reaksiyon, aynı şekilde tepki vermiyor. Daha kıyılar daha hassas, daha derinler daha hassas, Akdeniz suyunun girdiği yerler daha hızlı iyileşiyor. Benim bu dediğim senaryo Marmara'nın en derin noktaları için. Bazı bölgelerde daha hızlı iyileşmeler görebileceğiz, kıyılarda daha hızlı iyileşmeler görebileceğiz ama topyekûn Marmara'ya baktığımızda uzun bir süreç önümüzde bizi bekliyor.
A. Cihat Kahraman: Evet bu sizin yayınımızın en başında söylediğiniz Marmara Denizi'ni anlamak oldukça zor, bu denizde çalışmak oldukça zor demenizden aslında Marmara Denizi ile ilgili atılacak adımlara Marmara Denizi'nin vereceği reaksiyonun da her noktada aynı olmadığını, homojen olmadığını anlayabilmemiz gerekiyor. Sizin de ifade ettiğiniz gibi uzun bir yol var, uzun bir süreç var ama bunun bir ütopya olmadığını da kabul etmemiz gerekiyor. Yeter ki doğru adımları sıklıkla ve yılmadan istikrarlı bir şekilde atabiliyor olalım. Açıkçası hem hani ödevin zorluğuna işaret ettiniz hem de bir ümit noktası da ortaya koydunuz. Ben biraz da iklim değişikliği ve Marmara Denizi bağlamını konuşmak istiyorum hocam. İklim değişikliği kapsamında ele aldığımız ısınma, deniz suyunda da etkisini gösteriyor mu mesela? Bu bahis açıldığında ilk akla gelen konular deniz suyundaki sıcaklık ve deniz seviyesi yükselmesi. Bunların ötesindeki iklim etkisini de değerlendirmeniz çok faydalı olacak. Marmara Denizi'ni ya da denizlerimizi iklim değişikliği ile mücadele motivasyonunda hem azaltım hem de uyum bağlamında nerede konumlandırabiliriz?
Barış Salihoğlu: İklim değişikliği atmosferi ve karaları etkilediği gibi denizleri de etkilemekte. Hatta atmosferdeki sıcaklık artışına paralel bir sıcaklık artışı global seviyede denizlerde görülmüş durumda. Denizlerde 1,5 dereceye varan bir artış olmuş son 60 yılda yani Endüstri Devrimi'nden sonra. Bizim denizlerimizde bu artışlar daha fazla. Çünkü bizim denizlerimiz dünyada iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgelerinden biri olan Akdeniz Havzası'nda bulunmakta. Marmara Denizi daha da kritik bir konumda. Biliyorsunuz yarı kapalı bir deniz ve ciddi endüstriyel faaliyetlerin de gerçekleştiği bir deniz. Dolayısıyla iklim değişikliği ve bunun etkileri bir gerçek. Bugün bunu çok ciddi biçimde yaşıyoruz. Marmara Denizi farklı bölgelerde, farklı seviyelerde artışlar olduğu halde 2 ile 2,5 derece arasında yüzeyde bir sıcaklık artışı var. Tabii Karadeniz'den giren, Akdeniz'den giren suların da etkisi var. Bir de Marmara Denizi'nin şöyle ilginç bir özelliği var. Diğer denizlerde derinlere indikçe bu iklim değişikliğinin etkileri azalırken Marmara Denizi'nde bu azalma yok. Niye? Çünkü Akdeniz'in sıcaklıklardan etkilenen yüzey suları Marmara'nın dip sularını oluşturmakta. Dolayısıyla Akdeniz'de sıcaklığı artan bu sular Marmara'nın dip sularını da etkilemekte. Bir de yaptığımız bir diğer proje ile yine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ile yaptığımız MARDES projesinde -esasında eylem planı maddelerinden biridir bu- endüstrinin yüzey sıcaklıkları üzerindeki etkilerine baktık. Yine bu modelleri kullanarak baktık ve bölgesel seviyede yarım dereceye kadar endüstrinin, sanayinin kullandığı soğutma sularının sıcaklığı arttırdığını gördük. Dolayısıyla sadece tek etki iklim değişimi değil bu sıcaklık artışlarında. Sanayinin de ayrıca bu konuda da bir baskısı var Marmara Denizi'nde. Bununla ilgili önlemler de şu anda Bakanlık tarafından alınmakta. İklim değişimi denince sadece sıcaklık artışı değil, okyanus asitlenmesi dediğimiz bir kavram var. Atmosferdeki karbondioksitin artması okyanusları daha asidik hale getirmekte. Bu da birçok canlıyı denizde etkilemekte. Dediğiniz gibi iklim değişikliğinden kaynaklanan deniz seviyesinde artışlar var. Son dönemlerde artan ekstrem olaylar dediğimiz örneğin fırtınalar gibi olaylarda artışlar var ki bu da kıyılarda ekosistemi etkilemekte zarar vermekte. Bazı dönemlerde aşırı yağış görebiliyoruz. Bu aşırı yağışla kıyıdan olan girdiler daha da artıyor. Bazen kuraklık görüyoruz. Bu kuraklığın da tabii beraberinde Marmara'yı besleyen sularda bir azalma… Esasında müsilajın sebebi de bu oldu. Karadeniz'e giren yağışlardaki azalma Karadeniz'in de Akdeniz arasındaki geçişleri azalttığı için biz müsilaj olayını yaşadık. Yani bir hipotezimiz bizim bu. Dolayısıyla iklim değişikliği evet Marmara üzerinde büyük bir baskı. İklim değişikliğine uyumla ilgili ne yapabiliriz? Tabii ki hepimiz işte yeşil dönüşüm, sıfır karbon, Paris Anlaşması bunlara yönelik ülke olarak zaten çabalarımız var. Ama hiçbir ülkenin gücü bunu bugün durdurmaya yetmez, yetmiyor. Yani iklim değişimi bir gerçek. Bugün bu sıcaklıklardaki artış oldu. İleride de bir miktar olacak. Yani en iyi senaryoda bile bir miktar olacak. Peki ne yapacağız? Bunu durduramıyorsak ne yapacağız? Diğer baskıları azaltıp denizimizi iklime dirençli hale getireceğiz. Nedir diğer baskılar? Tekrar ediyorum. İşte balıkçılık baskısı, kirlilik baskısı. Bunları azaltıp, öncelikli olarak bunları azaltıp denizlerimizi iklime dirençli hale getireceğiz. Güçlenmiş ekosistemler daha dirençli olur. İklime de daha fazla direnç gösterirler. Uyum bağlamında yapmamız gereken budur.
A. Cihat Kahraman: Evet aslında bu cevabınızda kentsel atıksu, balıkçılık, denizcilik gibi Marmara Denizi'nin yaygın baskılarının yanı sıra endüstri kaynaklı bir termal baskıdan da söz ettiniz. Bu çok önemliydi. Bir de müsilajın oluşmasıyla ilgili bir hipotezden söz ettiniz. Madem siz müsilaja dokundunuz ben de aşırı müsilaj vakasından devam etmek istiyorum, 2021 yılında yaşadığımız. Biliyorsunuz bu aşırı müsilaj vakası sonrasında Marmara Denizi Eylem Planı, Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Plan, Marmara Denizi Bilim ve Teknik Kurulu ve Koordinasyon Kurulu gibi önemli bazı idari adımlar atıldı. Örnek niteliğinde birlikte çalışma iklimi olarak değerlendiriyoruz biz bu süreci. Siz nasıl değerlendirirdiniz hocam? Belki bu adımları bir başka seviyeye taşıyacak, daha iyi seviyeye taşıyacak önerileri de duyabiliriz böylece sizden.
Barış Salihoğlu: Evet, Marmara Belediyeler Birliğimizin TÜBİTAK koordinasyonunda oluşturulan bu Marmara Deniz Bilim ve Teknik Kurulu gerçekten çok önemli işlere imza attı. Bu bir gerçek. Bir kere her şeyden önce Marmara Denizi'nin durumu ile ilgili çok ciddi bir farkındalık oluştu. Yani bu toplumdan başlayarak en tepedeki yöneticiye kadar bir farkındalık oluşmasına sebep oldu. Bu çok önemli, bizler açısından çok memnuniyet verici. Marmara Denizi Eylem Planı çok başarılı bir eylem planıdır, çok doğru bir eylem planıdır. Bilime, bilgiye dayalı eylem planıdır. MARMOD projesinden, izleme projesinden bunlardan faydalanmıştır. Dolayısıyla yöneticilerle burada bilim insanlarının yakın iş birliği kurması, yakın çalışması, bizlerin doğrudan karar vericilere bilgi aktarmamız açısından çok önemli bir kurul var burada.
Tabii Kurulun aldığı kararların kararlılıkla uygulanması gerekiyor. Yani eylem planı doğru bir eylem planı, eylem planının uygulanması ise farklı bir aşama. Yani bilim insanları olarak bizim orada çok fazla etkimiz olamıyor. Sadece yapılanların sonuçlarını görme açısından ve bu sonuçlara göre yeni stratejiler oluşturulması açısından en büyük desteği sağlıyoruz. Gerçekten örnek niteliğinde bir çalışma. Bunun devam etmesi gerekiyor ki ediyor. Bunu çok önemli buluyoruz. Atılacak adımlar artık bundan sonra eylemlerin nereden başlayıp nereye gideceğine karar vermek. Bunların sıkı kontrol edilmesi yani uygulamaların sıkı kontrol edilmesi yönünde adımlar atılması gerekiyor. Bu kurulun daha sık toplanması önemlidir ve dediğim gibi tüm karar vericilerin, tüm yöneticilerin bunun içinde yer alıyor olması çok çok olumlu. Bu açıdan ben mutluyum gerçekten. MARMOD Projesi belki Bakanlığın bir kararıyla genişletilebilir. Yani böyle bir başka bir seviyeye, bu adımları başka bir seviyeye taşıyacak bir öneri bu olabilir. Buradaki çıktıkların doğrudan ve daha sık karar vericilere aktarılmasının önü açılabilir. Bunlar çok önemli adımlar olur diye düşünüyorum. MARMOD Projesi referans alınan bir proje oldu. Bu açıdan çok memnunuz. Kullanılıyor. Buradaki ortaya koyduğumuz bilgiler karar vericiler tarafından doğrudan kullanılıyor. İlktir, bir başarı hikayesidir. Yani ben uluslararası toplantılarda da Marmara'daki bu çalışmaları örnek olarak gösteriyorum. Bu dijital ikizin de Marmara'da ilk kez geliştirilecek olması ve karar vericilerle bu kadar yakın çalışıyor olmamız dünyada olumlu bir örnek olarak görülmekte. Bunu devam ettirmemiz gerekiyor.
A. Cihat Kahraman: Evet, biz de bu temennilerinize katıldığımızı ifade etmek isteriz. Çok doyurucu cevaplarla bugün bir podcast yayınında olabildiği ölçüde Marmara Denizi'ne deniz bilimleri perspektifinden bakmış olduk. Tabii çok daha uzun konuşulabilir ancak konforlu bir dinleme deneyimi için yayınımızı bu süreyle kısıtlı tutmamız gerekiyor. Bu verimli yayın için ben kendi adıma çok istifade ettiğimi belirtmek istiyorum. Umuyorum dinleyicilerimiz de istifade etmişlerdir. Prof. Dr. Barış Salihoğlu ile her fırsatta iletişim kurabilmek ve kendisinin bilimsel liderliğinden yararlanabiliyor olmak çok imtiyazlı bir pozisyon bizim için. Bu noktada kendimizi çok şanslı da hissediyoruz. Buna imkân sağladığı için saygıdeğer Hocamız Prof. Barış Salihoğlu’na tekrar çok teşekkür ediyoruz. Marmara Denizi serisinin bir sonraki bölümünde görüşmek dileğiyle. Hoşça kalın.