“Birlikte Konuşalım: Çocuklar İçin Nasıl Bir Kent?” Etkinliği Düzenlendi
Yaş dostu kentler ana başlığında ilki Kent Ekimi kapsamında gençlerle gerçekleştirilen buluşmanın devamı niteliğindeki “Çocuklar İçin Nasıl Bir Kent?” etkinliği; çocukların kent deneyimlerine ve hayallerine alan açarken, yerel yönetimler ile arasında karşılıklı anlayışa dayalı bir iletişim geliştirmeyi amaçlayan katılımcı ve hak temelli bir diyalog oluşturma girişimidir.
İki bölümden oluşan etkinlik, eş zamanlı atölyelerle başladı. İlk bölümde, 10-14 yaş arası çocuklar “Gelecekteki Yaşam” başlıklı mimarlık ve tasarım atölyesinde hayal ettikleri kentleri tasarlarken, yerel yönetim temsilcileri ve bakım verenler uzmanlardan çocuk dostu kentler ve çocuklarla iletişim üzerine ilham veren konuşmalar dinledi. Atölye sonrasındaki tartışma bölümünün girişinde çocuklar, maketler üzerinden hayal ettikleri kentleri yerel yönetim temsilcilerine anlattı. Ardından atölye çocuklar, ebeveynleri ve belediye çalışanlarının bir araya geldiği interaktif “Birlikte Konuşalım” oturumu ile devam etti. Bu oturumda çocukların yaşam alanlarına dair gözlem ve önerileri, yerel yönetim uzmanlarının perspektifleriyle buluşarak karşılıklı öğrenmeye ve katılımcı diyaloğa zemin hazırladı.
Açılışta MBB Kıdemli Şehir Politikaları Uzmanı İrem Kurtuluş Korkmaz, Birlikte Konuşalım serisinin yalnızca bir araya gelmek için değil, farklı bakış açıları ile ortak meseleleri ele almak ve çözüm üretmek için bir zemin sunduğunu vurguladı. FNF Türkiye Daimi Temsilcisi Aret Demirci, çocukların parklara ve okullara erişimde yaşadığı zorluklara dikkat çekerek, onların kentle ilgili karar süreçlerine katılmasının önemine değindi ve çocukların kent hakkını görünür kılmak açısından değerli olduğunu belirtti. İnsan Hakları Akademisi’nden Elif Menderes ise kent gibi soyut kavramların özneleriyle birlikte tartışılmasının ve farklı kesimlerin bir araya gelmesinin büyük önem taşıdığını belirtti.
Seminer bölümünde Nordic Playground Türkiye’den Ege Sevinçli, çocukların kent yaşamındaki görünmezliğine dikkat çekerek, tasarımın yalnızca fiziksel ihtiyaçlara göre değil, kapsayıcı ve veri odaklı yaklaşımlarla ele alınması gerektiğini vurguladı. Oyun alanlarının tekdüzeliği, güvenlik ve erişim sorunlarına değinen Sevinçli, her yaştan bireyin katılımını önemseyen bütüncül bir şehircilik anlayışıyla çözüm önerileri sundu. Ardından Arkki Türkiye Koordinatörü Özlem Osmanoğlu Yetkinyıldırım sunumunda çocuklarla yaşa uygun ve çocuk dostu bir dil kullanmanın önemini vurgularken çocukların yalnızca gelişim aşamasındaki bireyler değil, aynı zamanda şimdinin öznesi kentliler olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Çocukların Kentleri: Doğa, Oyun, Güvenlik ve Hayal Gücü
Çocukların kent tasarımlarında doğa ile uyum, temiz ve yenilenebilir enerji kullanımı, herkes için erişilebilirlik ve oyunla iç içe bir yaşam öne çıktı. Yoğun betonlaşmaya karşı yeşil alanların artırılması gerektiği vurgulanırken, enerji üretimi ve iletimine dair yaratıcı çözümler sunuldu. Kentteki hava kirliliğine karşı korunma yöntemleri ve engelli bireyler için geliştirilen yapılar, kapsayıcı bir yaklaşımın parçasıydı. Oyun ve dinlenme alanlarının gündelik yaşamla iç içe geçtiği doğayla temas eden yaşam alanları, çocukların hayalindeki kente yön verdi.
Konuşmaların ardından Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi & İstanbul Nişantaşı Üniversitesi'nden Prof. Dr. Çiğdem Üssün’ün moderasyonunda çocuklar, bakım verenler ve yerel yönetim temsilcileri kentte çocukların varlığı, katılım mekanizmaları ve yerel yönetimlerin sorumlulukları üzerine, sırayla ikişer dakikada görüş alışverişinde bulundular.
Çocukların Talepleri: Yeşil Alan, Özgür Oyun ve Güvenli Şehir
Çocukların aktardığı talepler arasında oyun alanlarının farklı yaş gruplarına hitap edecek şekilde daha yaratıcı ve çeşitli şekilde tasarlanması öne çıktı. Parkların tekdüzeliğinden duyulan rahatsızlık dile getirilirken çocukların da tasarım sürecine dahil edilmesi gerektiği vurgulandı. Sosyal alanların yalnızca çocuk parklarından ibaret olmadığı, yetişkinlerle bir arada gelinen her kesimden çocuğun katılabileceği kamusal mekanların oluşturulması gerektiği ifade edildi. Katılım süreçlerine ilişkin olarak belediye uygulamalarında çocuk kullanımına uygun bölümler oluşturularak, taleplerin dijital ortamda iletilebileceği sistemler önerildi. Ayrıca bu tür etkinliklerin çoğaltılması, tek seferle sınırlı kalmaması ve çocukların farklı ihtiyaçlarına ve hayallerine alan açacak şekilde süreklilik kazanması gerektiği dile getirildi.
Atölye, çocukların yalnızca bir hedef kitle değil aynı zamanda kentsel tasarım, hizmet ve planlamada aktif ve söz sahibi özneleri olabileceğini gösterdi. Güvenlikten her yaşa uygun tasarım ihtiyaçlarına, birlikte sosyalleşme alanlarından fırsat eşitliğine uzanan pek çok konuda fikirlerini paylaşan çocuklar, kente dair güçlü bir bakış sundu. Bu talepler, yerel yönetimlerin çocukları karar alma süreçlerine dahil etmesinin ve kentsel hizmetlerin şekillendirilmesinde etkin birer aktör olarak görmesinin önemini ortaya koydu.
Raporun tamamını okumak için buraya tıklayın.
