21.11.2023

Çocuk Dostu Mahalleler Nasıl Görünür ve Nasıl Hissettirir?

YAZAN: Tim Gill

Günümüzde kentlerde motorlu araçların egemenliğiyle mücadele etme ve kapsayıcı kamusal alanlar yaratma gibi kentleri daha yaşanabilir hale getirmeye yönelik yapılan hamleler kendi içinde çocuk dostu hamlelerdir ve özellikle “çocuk bakış açısı” benimsendiği takdirde çok daha büyük etkiler ortaya çıkacaktır.

Bir bakımverenden mahallelerinin nasıl daha çocuk dostu olabileceğine dair fikir almaya kalksak, oyun alanları muhtemelen listenin başında yer alacaktır. Halka açık oyun alanları, Kuzey Amerika ve Avrupa'daki şehirlerin hızlı sanayileşmesi ve kentleşmesi sırasında bir model olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde tüm dünyaya yayılmış olan bu oyun alanları, genellikle geçmiştekiyle benzer tasarıma sahiptir: (genellikle parlak renkli) oyun araçlarıyla dolu ve muhtemelen yumuşak yüzeyle kaplı (ve genellikle çitle çevrili) düz bir zemin parçası.

OYUN ALANLARININ SORUNU

Kentli çocuklar ile bakımverenlerin halka açık oyun alanlarını bir sığınma ve soluklanma yeri, komşularla buluşma noktası olarak gördükleri su götürmez bir gerçektir. Ancak oyun alanları tek başlarına kentlerin tam anlamıyla çocuklar için uygun hale gelmesinde yeterli olamaz.

Burada söz konusu sorunlardan biri, oyun alanı tasarımlarının çocukların eğlence anlayışıyla pek örtüşmemesi, özellikle de ergenlik çağındaki ve macerayı seven çocuklara yeterince hitap edilmemesidir. Kaba motor faaliyetlerine aşırı vurgu yapılması, çocukların oyun dünyasının zenginliğini ve her çocuğun farklı ilgi ve yetenekleri olmasını önemsiz gören veya göz ardı eden bir durumdur.

Bir diğer ve daha ciddi sorun ise, oyun alanlarının çocukların kamusal alanın geri kalanından dışlanmasını pekiştirebilecek olmasıdır. Fırsat verildiğinde, çocuklar neredeyse her yerde oynayabilirler ve oynayacaklardır da. Bununla birlikte, birçok mahallede oyun alanları, çocukların varlığına tahammül edilen tek yer oluyor. (Radikal şehir planlamacısı Colin Ward, ufuk açan The Child in the City adlı kitabında, "bir kentsel çevrenin başarısızlığının oyun alanlarının sayısıyla doğru orantılı olarak ölçülebileceğini" etkileyici bir şekilde öne sürüyor).

Çoğu zaman oyun alanları, normalde çocuklara hiç uygun olmayan bir kentsel dokuda adeta bir yara bandı gibi kullanılan göstermelik jestler olarak önümüze çıkıyor. Bu yargı kulağa çok sert gelebilecek olsa da, mahalle planlaması ve açık havada oyun üzerine yapılan iki sistematik çalışma tarafından da desteklenmektedir. Bu çalışmalar, trafik yoğunluğu ile sokak tasarım ve düzeninin, çocukların fiilen açık havada oyun oynayarak geçirdikleri süre üzerinde oyun alanlarının varlığı veya dağılımından daha büyük bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir.

FARKLI BİR YAKLAŞIM

'Oyun alanı formülü' olarak adlandırılabilecek formüldeki kusurlar, mekanları daha çocuk dostu hale getirme konusunda farklı bir yaklaşıma işaret etmektedir. Bu yaklaşım, analiz birimi olarak bireysel bir alanla değil, mahalleyle başlar. Yürüyüş ve bisiklet ağlarını temel bileşenler olarak görür, bu alanlar çocuklar için mahalleleri birbirine bağlayan zincirin halkaları gibidir. Ve bu halkalarla çeşitli eğlenceli, samimi, yeşil ve çok işlevli sosyal buluşma noktaları, kamusal alanlar oluşturmayı amaçlar.

İdeal olarak, bu buluşma noktaları ailelerin ön kapılarının hemen dışında başlar (buradaki oyun alanı, küçük çocuklu bakımverenler için ayrıca önemlidir) ve günlük yaşamlarını geçirdikleri tüm alanlara ve yerlere uzanırlar. Sokaklar, avlular, kent meydanları, alışveriş yerleri, okul bahçeleri, kentsel yeşil alan, yol ve sokaklar oyun ve sosyalleşmeye açılabilir.

Bazı yerlerde, ihtiyaç duyulan tek şey birkaç tane bank ve güzel bir bahar temizliği olabilir. Örneğin Recife'deki bir favela mahallesinde, yollar ve su kanallarının düzenlenmesi, sokak araları ve caddelerin boyanmasını içeren düşük maliyetli bir programın tamamlanmasının ardından açık hava oyunlarının sayısında kayda değer bir artış görüldü. Başka yerlerde ise, oyun olanaklarının geliştirilmesi ve en az bunun kadar önemli bir diğer husus olarak, çocuklara ve bakımverenlere davetkâr alanların oluşturulması için okul alanlarının kamusal kullanıma açılması, motorlu taşıt trafiğinin sınırlandırılması veya kamusal alanlara eğlenceli yapılar eklenmesi gibi daha radikal önlemler alınması gerekebilir.

Yoğun kentsel yerleşim alanlarında, mevcut kamusal alanın her bir metrekaresi çok iyi değerlendirilmelidir. Her ne kadar oyun için alan yaratılması gerekse de ayrı oyun alanları oluşturmak pek mantıklı değildir. Gerçek şu ki, farklı nüfus gruplarının günlük dış mekân kullanım alışkanlıkları genellikle birbiriyle örtüşmektedir. Erkenciler sabahları kendini dışarı atarken, küçük çocuklu bakımverenler ve muhtemelen yaşlılar bir süre sonra onları takip eder. Öğle yemeği saatleri yakınlarda yaşayan veya çalışan yetişkinler içindir; öğleden sonra okul çocukları, onların ardından da gençler ve gece kuşları gelir. İyi bir gözlem, doğru yönetim ve yaratıcı tasarım özellikleriyle, aynı alanın tüm bu gruplar için güvenli, davetkâr ve teşvik edici olmaması için hiçbir neden yoktur.

Dünyanın her yerinde ağaçlar ve doğal alanlar, kent sakinleri tarafından değer görmektedir. Üstelik, doğal alanlarda vakit geçirmek herkes için iyi olsa da başta dezavantajlı mahallelerdekiler olmak üzere kentli çocuklar için daha da önemlidir. İklim krizi, birçok şehrin ağaç örtüsünü ve yeşil altyapısını artırması gerektiği anlamına geliyor. Kentsel dayanıklılık programları aynı zamanda daha eğlenceli ve sosyal alanlar kazandırdığı takdirde hem çocuklar hem de gezegenimiz için kazançlı bir durum ortaya çıkacaktır.

Urban Playground: How Child-Friendly Planning and Design Can Save Cities kitabımda, çocuk dostu mekanların bir çocuğun bakış açısından nasıl göründüğünü ve nasıl hissettirdiğini ortaya koymayı amaçlayan on adet stratejik göstergeye yer verdim. Bunlar kısa, açık, ölçülebilir ve kapsamlı göstergeler. Ayrıntılar (ve yaş aralıkları) farklı bağlam ve kültürlerde değişiklik gösterse de politika ve programların şekillendirilmesinde sağlam bir başlangıç noktası oluşturabilirler.

Büyük resme bakıldığında, dünyanın dört bir yanındaki liderlerin otomobil egemenliğiyle mücadele etme, kapsayıcı kamusal alanlar yaratma ve kentsel çevreyi yeşillendirme gibi zorlu görevler üstlendikleri görülmektedir. Şehirleri daha insancıl hale getirmeye yönelik bu hamleler kendi içinde çocuk dostu hamlelerdir. Hatta mahalle çapında bir 'çocuk bakış açısı' benimsedikleri takdirde daha da büyük bir etkiye sahip olabilirler. Buradan elde edilen sonuçlar kentli çocukların ve ailelerin yaşamlarını iyileştirmekle kalmayacak, şehrin yapısında uzun vadeli bir yapısal iyileştirmeye yönelik siyasi çerçeveyi oluşturmaya da yardımcı olacaktır.

ÇOCUK DOSTU BİR MAHALLENİN ON STRATEJİK GÖSTERGESİ

  • Okula/mahalledeki dükkanlara yanımda bir yetişkin olmadan yürüyerek giderim (8 yaşından itibaren).
  • Okula/mahalledeki dükkanlara yanımda bir yetişkin olmadan bisikletle giderim (8 yaşından itibaren).
  • Dışarı çıkıp evimin görüş alanı içinde oynarım (11 yaşına kadar).
  • Gündüz ve hava karardıktan sonra dışarıda hoş karşılandığımı ve güvende olduğumu hissederim.
  • Mahallemde doğal yeşil alanlara erişimim var.
  • Mahallemde huzurlu ve sessiz bir açık hava alanına erişimim var.
  • Mahallemde bir sürü ağaç var.
  • Mahallemde arkadaşlarımla buluşup vakit geçirebileceğim çeşitli açık hava mekanlarına erişimim var, buralarda kendimi deneyebileceğim ve bazı riskler alabileceğim eğlenceli alanlar da var.
  • Mahallemde geniş ailem ve arkadaşlarımla piknik yapabileceğimiz bir açık hava alanına erişimim var.
  • Kendi mahallemden şehir merkezine yürüyerek, bisikletle veya toplu taşıma araçlarıyla seyahat ederim (11 yaşından itibaren).

 

*Bu yazı, Kent dergisinin Mayıs-Ağustos 2023 tarihli onbirinci sayısında yayımlanmıştır. 

*Derginin tamamını MBB Kültür Yayınları sitesinden buraya tıklayarak indirebilirsiniz.

*Kapak görseli:  Sadi Gökpınar