Türkiye COP31’e Dönem Başkanlığı ve Ev Sahipliği Yapacak
2022 yılında Şarm El-Şeyh’te düzenlenen COP27 sırasında COP31’e ev sahipliği ve başkanlık için adaylığını açıklayan Türkiye aynı zamanda Ulusal Katkı Beyanını da ilan etmişti. Türkiye’nin İkinci Ulusal Katkı Beyanı (NDC 3.0) ise Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın New York’taki İklim Zirvesi’nde yaptığı duyurunun ardından Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryasına sunuldu. Yeni beyan kapsamında Türkiye, 2035 yılı itibarıyla sera gazı emisyonlarını referans senaryoya kıyasla 466 milyon ton CO₂ eşdeğeri azaltmayı ve toplam emisyonları 643 milyon ton seviyesinde sınırlandırmayı taahhüt ediyor. Beyanın hazırlık sürecinde Türkiye’ye özgü sera gazı modelleme altyapısının geliştirildiği ve tüm sektörler için geleceğe yönelik emisyon projeksiyonları oluşturulduğu belirtildi. Beyanın, mevcut ulusal katkı belgesi, azaltım ve uyum stratejileri ile uzun dönemli iklim stratejisi üzerine inşa edildiği aktarıldı.

Bu kapsamda, 2053 net sıfır hedefi ile uyumlu olarak 2030 projeksiyon emisyonlarının 695 milyon tondan 643 milyon tona düşürülmesinin hedeflendiği, TBMM’nin Temmuz ayında Türkiye’nin ilk İklim Kanunu’nu kabul ettiği, Emisyon Ticaret Sistemi, Yeşil Finans Stratejisi ve Ulusal Yeşil Taksonomi çalışmalarının sürdüğü ve enerji dönüşümünde, yenilenebilir enerjinin kurulu güçteki payının %60’ın üzerine çıktığı, sanayide düşük karbon teknolojilerinin yaygınlaştığı, demiryolu taşımacılığı ve elektrikli araç geçişinin hızlandığı gibi hususlar Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından ifade edildi.
İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar ise Türkiye’nin İki Yıllık Şeffaflık Raporu (BTR) hazırlık süreciyle envanter sistemini, veri kalitesini ve kurumlar arası koordinasyon iyileştirdiğini aktarırken Geliştirilmiş Şeffaflık Çerçevesi’nin (ETF) başarısının, kalıcı kurumsal kapasite, zamanında teknik/mali destek, sadeleştirilmiş finansman mekanizmaları ve güçlü bilgi paylaşım ağları gerektirdiğinin altı çizdi. COP30 Türkiye Pavilyonunda gerçekleştirilen Ülkeye Özgü Sera Gazı (GHG) Modelleme Çerçevesinin Oluşturulması Panelinin açılışında Hasar, Türkiye’nin 2050 Pathways Platform ve Climate Compatible Growth ile iş birliği içerisinde bir yeniliğe öncü olarak açık kaynaklı bir Ulusal Entegre Değerlendirme Modeli geliştirdiğini de duyurdu. Türkiye’nin konut ve kentsel dönüşüm politikalarını iklim eylemiyle entegre ederek 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine katkı sağladığını vurgulayan Prof. Dr. Halil Hasar, neredeyse sıfır enerjili binalar ve YeS-TR yeşil bina sertifikası uygulamalarıyla emisyon azaltımı, enerji verimliliği ve su tasarrufu hedeflendiğini ifade etti. Temiz teknoloji üretimi, adil dönüşüm ve uluslararası iş birliği ile sanayi dönüşümünü destekleyen küresel bir yol haritası niteliği taşıyan Belém Bildirgesi’nin yayınlandığı toplantı esnasında Türkiye, sanayi sektöründe çelik, çimento, kimya ve taşımacılık gibi alanlarda yeşil dönüşümü hızlandırma kararlılığını vurguladı.
Çocuklar ve İklim Eylemi Dostları Grubu Toplantısı’nda Türkiye’nin, çocukları sadece iklim krizinin mağduru değil, aynı zamanda çözümün aktif parçası hâline getirmeyi amaçladığını aktaran Hasar, Türkiye’nin çocuk merkezli bir iklim politikası izlediğini ve küresel uyum hedefleri kapsamında çocuklara özel göstergelerin geliştirilmesini savunduğunu belirtirken Türkiye’nin, COP31 çerçevesinde Amazon’dan Afrika’ya ve Pasifik adalarına kadar tüm kırılgan bölgelerdeki çocukları iklim eylemine dahil etmeyi hedeflediğini ifade etti.