Kent Belleğiyle Bağlanma Mekânları: Geçmişin Hikâyeleri ve Şimdinin Uygulamaları
YAZAN: Anita Bakshi, Rutgers Üniversitesi - Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi, Mimar*
Mekân içinde ikamet eden geçmiş zamanın önemine yürekten inanıyorum. Bu bazı bakımlardan kişisel bir inanç, çünkü kendi hayatım yitik yerler ile dolu. Doktora tezimin odağında, Lefkoşe’deki Tampon Bölge vardı ki burası, Kıbrıs’ın 1974’te bölünmesinden bu yana sahipsiz araziye dönüşmüş, yaklaşılamayan, zamana ve hafızaya terk edilmiş bir mahaldir. Yıllarca, bir zamanlar şu an bu Tampon Bölge içine hapsolmuş olan caddelerde çalışmış Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum esnafla görüştüm ve onların anılarından -hikâyeleri üst üste yığarak- eskiden birçok topluluktan müteşekkil bu yitik müşterek bölgeyi yeniden canlandırmaya çalıştım. Bu yerlerin beni cezbetmesi hiç şaşırtıcı değil. Bu büyülenmenin tohumlarını içime atan hikâyeler dinleyerek büyüdüm; ebeveynlerim küçücük çocuklar iken arkalarında bırakmış oldukları evlerden, şehirlerden ve hayatlardan bahsederlerdi. Onlar, Hindistan ve Pakistan’ın bölünmesi sırasında yaratılan -on milyonun üzerinde insanın yerinden yurdundan edildiği- mülteci akınının parçası olmuşlardı. Milyonlarca insanın, doğdukları yerlerden ömür boyu sürecek bir sürgüne adım atarak arkalarında bıraktıkları evlere, asla olmayacak bir geri dönüş için derleyip toplayıp kilit vurdukları dolaplara dair hikâyeler dinledim. Ancak yer ile hafıza arasındaki bu bağ sadece benim şahsi merakım değil elbette; bu kolektif bir ihtiyaç. Bu bağlantılara ve bir kolektif hafıza çerçevesi olarak şehre dair birçok şey yazıldı. İnsanlar olayları yalıtılmış biçimde anımsamazlar, aksine belirli yerler içinde ve belirli bir peyzaj içine yerleştirerek anımsarlar. Felsefeci Edward Casey’in ifade etmiş olduğu gibi, “[Bir şeyin] ‘zaman’ı ve ‘yer’i girift biçimde bağlantılıdır.” (Casey, 1987 p.70). Hafıza mekânları, insanların aidiyet hislerini biçimlendirmek için geçmişten anlamlı izler arayışları bakımından önemli mahallerdir. Şehir plancıları ve tasarımcıları, bu anımsama mekânlarının ne olabileceğine dair ufuklarını genişletmek durumundadırlar. Bu mekânlar sadece geçmişin kalıntıları ile değil, aynı zamanda bir şimdi hissi oluşturma ve bir gelecek inşa etme vasıtası olarak da önemli bağlantı mahalleri olabilirler. Hafıza Topografyaları: Yeni Bir Anma Poetiği (2017) adlı kitabımda, toplulukların kent anılarını kaydedip bunlarla meşgul olabileceği çeşitli vasıtalar, stratejiler ve “meşguliyet tarzları” [modes of engagement] hakkında yazdım. Bunlar; müşterek haritalama, arşiv oluşturma, çevrimiçi veri havuzları ve oyunlar, sanat pratikleri ve sosyal hizmet tedarikleri gibi pratikleri içerir. Bu gibi mahaller ve pratikler, hafızanın -yeniden-imar, çekişme ve soylulaştırma gibi- fiili kentsel dönüşüm meselelerine yönelmesini angaje edebilir ve toplulukların sahiplenme ve katılım eylemleri vasıtasıyla bir kontrol hissi kazanmalarına imkân tanıyabilir.
Bir “yorumlayıcı rol”ü üstlenmiş olan pratisyenler (Smith, Morgan ve Van de Meer, 2003), bu süreci topluluklarla işbirliği içinde özenle idare ederek son derece farklılaşmış kimlikleri ve kopuk mahalle hikâyelerini birbirine eklemleme vazifesini üstlenebilirler. Topluluk projeleri geliştirmede “etnografik şimdi”yi (Holston, 1991) göz önüne almak, toplumsal pratik verileriyle irtibat kurabilir ve fiili ihtiyaçlara hitap edebilir.
Başka bir yerde, praksis ile böyle bir bağlantı kurabilmiş olan, Lefkoşe’deki Home for Cooperation (H4C) [İşbirliği Evi] gibi kimi projelere dair bir şeyler yazmıştım. 2003 yılında bir Kıbrıslı-Yunan ve Kıbrıslı-Türk eğitimciler ve tarihçiler grubu tarafından kurulmuş olan H4C, söz konusu Tarafsız Bölge’deki bir “ev”; Kıbrıs’taki tüm topluluklardan insanların tarihle bağ kurabileceği ve çok daha önemlisi, söz konusu bölünmenin her iki tarafındaki mevcut gerçeklikle bağlantı kurabileceği bir mahaldir. Burası; bir kütüphaneye, arşive, ofislere, toplantı odalarına ve gayri resmi buluşmalar için popüler bir yer haline gelmiş oldukça canlı bir kafeye ev sahipliği yapmakta ve dil sınıfları, konferanslar, dans sınıfları, performanslar ve başka birçok faaliyet için açık-kapalı mekânlar sunmaktadır. STK’lara ve bireylere, kültürlerarası diyaloğu güçlendirmeye yönelik yaratıcı projeler tasarlama ve tatbik etme fırsatları sunulmaktadır. Bkz: http:/www.home4cooperation.info/
ABD’de, şu an bulunduğum yerde, mükemmel bir örnek Houston, Teksas’taki Project Row Houses (PRH) [Sıra Evler Projesi]’dir. PRH, temel sosyal güvenlik ağlarının, uygun fiyatlı konutların, ekonomik gelişme programlarının ve yaratıcı programlar ve girişimlerin eksikliği üzerine çalışır. 1993 yılında kurulmuş olan bu kâr amacı gütmeyen örgüt, iki site bloğundaki yirmi iki terk edilmiş evi, “topluluğun -sanatın ve Afro-Amerikalı tarih ile kültürün kutlanması yoluyla- dönüştürülmesi için bir katalizör” olarak hizmet etmesi amacıyla restore etti. Tarihî yapıları bir ziyaret mekânı olarak muhafaza etmek yerine, bugünkü sakinler tarafından ihtiyaç duyulan önemli bir işi görmeleri amacıyla kullandı. PRH, yaratıcı program ve girişimleri canlı tutmanın ekonomik boyutunu göz önüne alarak, yerel sanatçıların yeni izleyicilere ulaşmasını mümkün kılacak düzenli topluluk pazarlarına ev sahipliği yapmaktadır.
Onlar mahalledeki küçük işletmelerin güçlü tarihine dayanmaya ve bilhassa ”bu tarihi -girişimcilere iş modelleri, ürünler ve vitrinler ile tecrübe etme fırsatları sunarak- koruma”ya çalışıyorlar. Onların bu çabaları; sanat, mimari, miras ve mahalle gelişimi arasındaki kavşakların nasıl canlandırılabileceğinin mükemmel bir örneğidir. Bkz: https:// projectrowhouses.org
Bu projeler -topluluk mekânlarının temini, ekonomik programlar, kültürel organizasyonlar ya da müşterek tarihî dokümantasyon sayesinde- hafıza ve tarih ile, mevcut şartların aktif, canlı dönüşümü için vasıtalar olarak işe koşmak amacıyla ilgilenirler. Pratisyenlerin, topluluk tarihleri ve hafızaları ile ilgilenmenin ve bunları temsil etmenin melez biçimlerini yaratarak nasıl birer “kolaylaştırıcı,” “yorumcu,” ve “anlam-kurucu” olarak iş görebileceklerini gösterirler. Bu gibi yaklaşımlar, enerjik ve sürekli olarak değişen bir düzenleme yaratımını mümkün kılabilir, geçmişi şimdiye bağlayan yaşayan pratikler yaratabilirler. Bizim hepimiz için önemli olan hikâyelerin deneyimlenmesi için bir zemin sağlarlar.
Kaynakça
Bakshi, A. (2017) Topographies of Memories: A New Poetics of Commemoration, New York & London: Palgrave Macmillan.
Casey, E. (1987) Remembering: A Phenomenological Study. Bloomington: Indiana University Press.
Holston, J. (1999) “Spaces of Insurgent Citizenship,” in: J. Holston (ed.) Cities and Citizenship. Durham N.C.: Duke University Press.
Smith, L. & Morgan, A. & Van der Meer, A. (2003) “Community-driven Research in Cultural Heritage Management: the Waanyi Women’s History Project,” International Journal of Heritage Studies, 9(1) pp.65-80.
*Yazı serisinin devamını okumak için tıklayınız.
*Derginin tamamını okumak için tıklayınız.
*Bu yazı, Kent dergisinin Ocak-Mart 2021 tarihli dördüncü sayısında yayımlanmıştır.